Yargıtay Kararları

Nikahsız Eşin Evlenme Şansının Yüksek Olmasının Tazminatın İndirilmesine Sebep Olması

Murisinin işkazası sonucu ölümü nedeniyle tazminat isteminde bulunan nikahsız eşin yaşı, sosyal durumu, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşam tesis edeceği üstün olasılık içinde olduğunan ve giderek bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun indirim yapılması gerekir.


Resmi Nikah Yapılmadan Fiilen Bir Arada Yaşayana Destek Tazminatı Verilebileceği

Dava hemzemin geçitte gerçekleşen trafik kazasındaki ölüm nedeniyle müteselsil sorumluluk gereğince tamamı davacı tarafından ödenen tazminatın kusurları oranında davalılara rücu edilmesi isteğine ilişkindir. 

Her ne kadar resmi nikah yapılmadan fiilen bir arada yaşayana destek tazminatı verilmesi uygunsa da; davada adı geçen Döndü Laçin'in eldeki dava dosyasına getirilen nüfus kaydına göre Ercan Alp'in ölümünden sonra 29.9.1997 tarihinde bir başkası ile resmen evlenmiş olduğu görülmektedir. O halde Döndü Laçin'e, bu evlenme tarihinden sonrası için destek tazminatı verilemez. Önceki davada bu evlilik kaydının dosyaya yansımamış olması nedeniyle adı geçen için fazla destek tazminatına hükmedilmiş olması, o davada taraf olmayan davalılara aynen rücu edilmesini gerektirmez. Bu durumda önceki davanın davacılarından Döndü Laçin'in evlenme tarihinden sonrasına ilişkin destek tazminatı düşülerek kalan miktara hükmedilmelidir. 


Konusu Altın Olan Alacaklar İçin İlamsız Takip Yapabilir mi?

Yargıtay'ın 09.07.1941 tarih 32/28 sayılı İçtihadı birleştirme kararında belirtildiği üzere, İİK'nun 42. maddesine gereğince para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasır bulunan ilamsız takiplere ilişkin hükümlerin altın alacaklarında uygulanmasının mümkün olmadığı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu


Ölüme Bağlı Maddi Tazminat Hesaplamasında Bozma Sonrası Esas Alınacak Ücret

Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir.


Kamu İdaresinin Yüklenici Kusuru Olmaksızın Sözleşmeyi Feshetmesi Halinde Olumlu Zararının (Kâr Kaybı) Talep Edilmesi

Müsbet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur, sözleşme ortadan kalkmamaktadır; yalnız, alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müsbet zararın tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.


Kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği ve güveni kötüye kullanması

Kamu görevlilerinin olaydaki rolleri ile sonuç üzerindeki etkinlikleri tartışılarak sonucuna göre bedeli ödenen imalatların sonradan usulünce yapılması halinde henüz tamamlanmamış işler için yasa ve nizamlara aykırı olarak önceden ücret ödendiğinin tespiti halinde, eylemin memur sanıklar yönünden 'görevi kötüye kullanma", fazla ödeme yapılmasına neden olunan imalatların gerçekte hiç yapılmadığı ya da eksik bırakıldığının tespiti halinde ise ödemeye esas alınan belgelerin düzenlenmesi fiilinin 765 Sayılı TCK.nun 339. (5237 Sayılı TCK.nun 204/2.) maddesinde yazılı “memurun resmi belgede sahteciliği ve şirket adına belgeleri imzalayan sanıklar yönünden de bu suça iştirak” suçunu oluşturacağı


Minibüs Şoförü İşçilik Alacağı Görevli Mahkeme İş Mahkemesi midir?

Uyuşmazlığın 4857 S. Kanun'un 4. Md. Sayılan İstisnalar Arasında Olduğunun Anlaşılması Halinde Dava Tarihi İtibariyle Görevsiz Olan İş Mahkemesinin Sonraki Tarihte Yürürlüğe Giren Bir Düzenleme İle Görevli Hale Geldiğinin Anlaşılması Halinde Dahi Davaya İş Mahkemesinde Devam Edileceği


Trafik Kazasında Vefat Eden Sürücü Tam Kusurlu Olsa Bile Mirasçıları Tazminat İsteminde Bulunabilir

Trafik kazasında vefat eden araç işleteni/sürücüsü tam kusurlu olsa bile ölenin mirasçıları destekten yoksun kalan sıfatıyla, desteğin kendi zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunabilir..

“Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusurlu olması hâlinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı …, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacının da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı … şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir.”


Araçta Yolcu Olarak Bulunan İşletenin (Araç Sahibinin) Trafik Kazasında Ölmesi

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; şoförün tam kusuru ile gerçekleşen trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan işletenin ölmesi üzerine mirasçılarının, davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısından, destekten yoksun kalma tazminatı isteyip isteyemeyecekleri noktasında toplanmaktadır. Davacıların, desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek dava açabileceğinin kabulü ile işin esasının incelenmiş olması hukuka uygundur.


Araçta Yolcu Olarak Bulunan İşletenin Trafik Kazasında Ölmesi

Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının asıl amacının, üçüncü kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. O halde, araçta yolcu olarak bulunan oğlunun kaza sonucu ölümü sebebiyle davacının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından onun sorumluluğunu üstlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumlu tutulması mümkün olmadığından davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir.


Kısmi Ödeme Durumunda İlk Önce Masraflar ve Avukatlık Ücretinin Mahsup Edileceği

İcra dosyasında toplam alacak için takibe başlandığı, İcra Müdürlüğü'nce yapılan dosya hesabında alacağın belirlendikten sonra toplam borcun çıkarıldığı, bu tarihten sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra Mahkemesi'nce yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya alacağının belirlenmesinden ibarettir.


Kalıcı Olarak Su Altında Kalan Taşınmazın İdarece Kamulaştırılması Gerektiği

Dava, Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan deliller ile özellikle 12.04.2013 tarihli keşif zaptının incelenmesinde; dava konusu 1 numaralı parselin bir bölümünün dere yatağı haline geldiği bir bölümünün ise fiilen çocuk oyun parkı olarak kullanıldığı; dava konusu 2 numaralı parselin bir bölümünün dere yatağı haline geldiği, geriye kalan bölümünün ise fiilen park olarak kullanıldığı; dava konusu 3 numaralı parselin ise büyük bölümünün sular altında kaldığı ve dere yatağı olduğu, geriye kalan bölümün ise devam eden parkın bir bölümünü oluşturduğunun mahkeme gözlemi olarak tutanak altına alındığı, başka bir deyişle dava konusu taşınmazın akarsu yatağındaki değişikliğin sürekli nitelikte olduğu ve bu kapsamda dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağı gözönünde bulundurularak, taşınmazın kalıcı olarak su altında kalan bölümünün bedelinin 2942 Kamulaştırma Kanunundaki esaslar çerçevesinde tespitinin gerektiği anlaşılmaktadır. Direnme kararı değişik gerekçe ile bozulmalıdır.