Anne ev Babaya Gelir Bağlanmasının Koşulları
Davalı taraf, sağ kalan eşin sonradan evlenip boşandığını savunduğu halde mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. Sağ kalan eş gerçekten evlenip boşanmışsa, bu süreye ilişkin isteğinde tazminattan düşülmesi gerekir.
Haksız fiil sonucu ölüm nedeniyle sağ eş için destek kaybı hesaplanması doğru ise de ; sağ eşin yeniden evlenmiş olduğu nazara alınarak destek kaybı hesabının ölüm tarihi ile sonradan evlenmekle destekten çıkılan tarih arasında oluştuğu ve bu dönem için zarar hesabının yapılması gerekeceğinin gözetilmesi gerekir.
Olayın oluş şekline , müterafık kusur ve oranlarına duyulan elem ve ızdırabın derecesine , tarafların sosyal ve ekonomik durumuna , hak ve nesafet kurallarına göre manevi tazminatın hesaplanması gerekir.
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Murisin eşi davacı tekrar evlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında desteğini yitirenin bakım süresinin dikkate alınması gerekmektedir. Davacı eşin evlenmesi gibi eylemli olarak bakım ihtiyacı son bulmuşsa destekten yoksun kalma tazminatı evlenme tarihine kadar hesaplanır. muhtemel hayat süresine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınarak fazla tazminata karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin; desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği; güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak; Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince belirlenen tazminattan, hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, kalan ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenecek tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerekecektir.
“Ölenin ailesi” kavramının “ölenin yakınları” diye yorumlanması için ölen ile aralarında eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çevresinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Kişinin ölenin yakını sayılması için ölenle aralarında yakın ilişkiler bulunması yeterlidir.
Murisinin işkazası sonucu ölümü nedeniyle tazminat isteminde bulunan nikahsız eşin yaşı, sosyal durumu, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşam tesis edeceği üstün olasılık içinde olduğunan ve giderek bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak belirlenen tazminattan hak ve adalete uygun indirim yapılması gerekir.
Dava hemzemin geçitte gerçekleşen trafik kazasındaki ölüm nedeniyle müteselsil sorumluluk gereğince tamamı davacı tarafından ödenen tazminatın kusurları oranında davalılara rücu edilmesi isteğine ilişkindir.
Her ne kadar resmi nikah yapılmadan fiilen bir arada yaşayana destek tazminatı verilmesi uygunsa da; davada adı geçen Döndü Laçin'in eldeki dava dosyasına getirilen nüfus kaydına göre Ercan Alp'in ölümünden sonra 29.9.1997 tarihinde bir başkası ile resmen evlenmiş olduğu görülmektedir. O halde Döndü Laçin'e, bu evlenme tarihinden sonrası için destek tazminatı verilemez. Önceki davada bu evlilik kaydının dosyaya yansımamış olması nedeniyle adı geçen için fazla destek tazminatına hükmedilmiş olması, o davada taraf olmayan davalılara aynen rücu edilmesini gerektirmez. Bu durumda önceki davanın davacılarından Döndü Laçin'in evlenme tarihinden sonrasına ilişkin destek tazminatı düşülerek kalan miktara hükmedilmelidir.
Yargıtay'ın 09.07.1941 tarih 32/28 sayılı İçtihadı birleştirme kararında belirtildiği üzere, İİK'nun 42. maddesine gereğince para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasır bulunan ilamsız takiplere ilişkin hükümlerin altın alacaklarında uygulanmasının mümkün olmadığı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu
Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir.
Müsbet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur, sözleşme ortadan kalkmamaktadır; yalnız, alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müsbet zararın tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.
Kamu görevlilerinin olaydaki rolleri ile sonuç üzerindeki etkinlikleri tartışılarak sonucuna göre bedeli ödenen imalatların sonradan usulünce yapılması halinde henüz tamamlanmamış işler için yasa ve nizamlara aykırı olarak önceden ücret ödendiğinin tespiti halinde, eylemin memur sanıklar yönünden 'görevi kötüye kullanma", fazla ödeme yapılmasına neden olunan imalatların gerçekte hiç yapılmadığı ya da eksik bırakıldığının tespiti halinde ise ödemeye esas alınan belgelerin düzenlenmesi fiilinin 765 Sayılı TCK.nun 339. (5237 Sayılı TCK.nun 204/2.) maddesinde yazılı “memurun resmi belgede sahteciliği ve şirket adına belgeleri imzalayan sanıklar yönünden de bu suça iştirak” suçunu oluşturacağı
Uyuşmazlığın 4857 S. Kanun'un 4. Md. Sayılan İstisnalar Arasında Olduğunun Anlaşılması Halinde Dava Tarihi İtibariyle Görevsiz Olan İş Mahkemesinin Sonraki Tarihte Yürürlüğe Giren Bir Düzenleme İle Görevli Hale Geldiğinin Anlaşılması Halinde Dahi Davaya İş Mahkemesinde Devam Edileceği