Anne ev Babaya Gelir Bağlanmasının Koşulları
Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına her halükarda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Bu desteğin miktarı, tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak miktar bakımından değişebilir, ancak, çocuğun hiç destek olamayacağı kabul edilemez. Destek, mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmayabilir. Çeşitli hizmet ve yardımlarla da destek olunabilir. Anne ve babanın varlıklı olmaları, çocukların desteğine ihtiyaç duymadıkları veya ileride duymayacakları sonucunu da doğurmaz. Bu nedenle, onyedi yaşındaki oğlunu kaybeden davacı babanın çalışıp gelir elde etmesi, yararına destek tazminatına hükmedilmesine engel değildir.
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. “Destek” kavramının yalnızca parasal katkı şeklinde anlaşılması gerekmez. Yaşlılık veya hastalıkta ya da ihtiyaç duyulan diğer durumlarda yapılan ev işleri, bakım gibi hizmet ve yardımlar da destek kavramı içerisinde sayılır. 79 yaşında ölen desteğin olay tarihinde gelir getiren bir işte çalıştığı ispatlanamasa bile yukarıda belirtilen şekilde eşine vereceği desteğin asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekir.
Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve safalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder
Yerleşmiş içtihatlara göre, bedelsiz olarak başkasının bakımını sağlayan ya da ona yardım eden kimse destek sayılmıştır. Destek, yalnız başkasına yaşamak için gerekli ihtiyaçları sağlayan ya da bunların temini için para veren kimse değildir. Bu hizmetleri görmek suretiyle çalışmasını doğrudan doğruya başkalarına tahsis eden kimse de destek sayılacağından, yalnızca ev işlerini gören bir kadın da kocasının desteği sayılabilir. Trafik kazasında ölen desteğin 1932 doğumlu olması, onun destek olamayacağına gerekçe olamaz.
Medeni Kanun uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile, karı koca diye birleşen, bu amaç ve duygu ile yaşamlarını sürdüren kadınlar için bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek sayılması gerektiği, doktrinde ve Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarında kabul edilmiş bir olgudur. BK.nun 45. maddesinde de belirtildiği üzere "destek" kavramı hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu içerir. Medeni Kanun uyarınca evlilik bağı kurulmasa dahi, fiili evlilik birliğiyle murise bağlı olan davacının tazminat taleplerinin, gayri resmi evliliklere yasal hak tanınmayacağı gerekçesiyle reddi hatalıdır.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatına Hükmedilmesinin Şartlarından Biri, Ölenin Davacılara Destek Olduğunun veya olabileceğinin gerçekleşmesidir. Diğer deyişle destek kavramı gerçekleşmiş veya ilerde gerçekleşmesi umulan bir bakım münasebetini zorunlu kılar. Genel olarak bir kimse ancak ölümden önce bakmakta olduğu veya sağ kalsaydı kuvvetli bir ihtimalle ilerde bakacağı anlaşılan kişilerin desteğidir.
Destekten yoksun kalma tazminatındaki destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık veya nafaka gibi ilişkiye dayanmaz. Genel yaşam deneyimi ve hayatın olağan akışına göre tarafların yaşam düzeyi, sağlık ve sosyal durumlarına göre değişebilse de çocuğun anne veya babasına hiç destek olmayacağı kabul edilemeyeceği gibi desteğin mutlaka para veya maddi katkı olması gerekmeyip çeşitli hizmetler veya yardımlar ile de olabileceği gözetilmelidir.
Desteğin ölümünden önce boşanmış olması itibariyle, destek tazminatı talep edecek eşi bulunmayan ve babası da daha önce ölen desteğin ölümüyle birlikte geride davacı çocukları ile annesi kalmıştır. Hükme esas alınan Bilirkişi raporunda ise, çocuk ... ... 'un 22 veya 25 yaşına kadar destekten yararlanmasına göre yapılan 2 ihtimalli hesaplamada da; anne ... 'nin, gerek çocukların destek süresince; gerekse çocukların destekten çıkmasından sonra destek payı artacak şekilde; destekle eşit oranda pay alacağı kabul edilerek hesaplama yapılması hatalıdır.
İşçinin gerçek zararının tespit edilebilmesi için, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu amaçla gerçek zararın hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre hesaplanması kabul edilmektedir. Söz konusu hesaplama yapılırken hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretteki artış miktarı nazara alınarak işçinin gerçek zararının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece davacı yararına destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat hükmolunmuştur. BOŞANMIŞ, YENİDEN EVLENMİŞ, YENİDEN EVLENİP BOŞANMIŞ EŞİN DURUMU, B.K.nun 47. maddesindeki aile kavramı içinde değildir. Bu itibarla manevi tazminata hükmolunması doğru görülmemiştir. Yine boşanan eşlerin birbirlerine B.K.nun 45. maddesi anlamında destek olmadıkları kabul edilerek maddi tazminat isteminin de reddedilmesi gerekir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçladığından hısımlık ilişkisine ya da Kanunun nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz.
Eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona erdiğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekir. Sonradan boşanmış olması desteğin yeniden devam edeceği anlamına gelmez.
Mahkemece, ıslahla artırılan bölümün zamanaşımı sebebiyle reddedilmiş olması hatalıdır. Mahkemece davacı eşin nüfus tablosu dosya arasına getirtilerek, medeni hali belirlenmeli ve eğer eş hala evlenmemiş ise rapor tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimali bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınmalıdır. Bilirkişi raporunda desteğin bölüşük kusuru sebebiyle indirim yapılmış olması da gözetildiğinde; hesaplanan miktarlardan herhangi bir indirim yapılmaması gerekir.