Nikahsız Eşin Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/8297
K. 2009/1773
T. 11.2.2009

• HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN TAZMİNAT ( Nikahsız Eşin - Bakım İhtiyacının Nikahlı Eşte Olduğu Gibi Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMÜNDEN DOĞAN TAZMİNAT ( Nikahsız Eşin Desteğin Ölümü İle Nikahlı Eş Gibi Yaşama Yaşının Sonuna Kadar ve Özellikle Yaşı Sosyal Durumu Yaşadığı Ortam ve Aile Bağları Gibi Nedenlerle Kocasının Evinde Yaşamını Sürdüremeyeceği )

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Nikahsız Eşin - Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• NİKAHSIZ EŞİN DESTEK TAZMİNATI ( Murisin İş Kazası Sonucu Ölümünden Doğan - Desteğin Kalan Ömrünün Sonuna Kadar Devam Etmeyeceği Varsayımı Göz Önünde Tutularak B.K'nun 43. Md. Gereğince Belirlenecek Tazminattan Hak ve Adalete Uygun Bir İndirim Yapılması Gerektiği )

• ÖLENİN AİLESİ KAVRAMI ( Ölenin Yakınları Diye Yorumlanması İçin Ölen İle Aralarında Eylemli Aile ve Sevgi Bağlarının Varlığı Gerektiği )

818/m.43, 46, 47

ÖZET : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, kalan ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenecek tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerekecektir.

“Ölenin ailesi” kavramının “ölenin yakınları” diye yorumlanması için ölen ile aralarında eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çevresinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Kişinin ölenin yakını sayılması için ölenle aralarında yakın ilişkiler bulunması yeterlidir.

DAVA : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Önal Aydın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı İ. S. B. ile davalının tüm, davacı G. Y.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının nikahsız eşi ile çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davacı İ. S. B.'un maddi zararının SGK. tarafından bağlanan gelirler ile karşılandığından maddi tazminat istemini reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacı nikahsız eş yönünden ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin tümden reddine karar verilmiştir.

İş kazası sonucu ölen sigortalının eşi G. Y.'ın sigortalının nikahsız eşi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Somut olayda uyuşmazlık nikahsız eşin, ölen sigortalının desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi, ölümü sonucu manevi zarara uğradığı gerekçesiyle manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Gerçekten destek kavramı hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu ifade eder. Ne hısımlığa ve nede yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanmaz. Medeni Yasa uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile karı-koca olarak bir araya gelerek bu amaç ve duygu ile yaşamın sürdürülmesi karşısında, kadınlar için fiilen ve düzenli olarak onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi gelecekte de bu yardımı sağlayacak bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek sayılması gerekir. Bu nedenle, nikahsız eşin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü nedeniyle destekten yoksun kalmaya dayalı olarak maddi tazminat davası açma hakkı vardır.

Öte yandan, evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, kocasının evinde yaşamını sürdüremeyeceği, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olduğu, giderek, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi desteğin, kalan ömrünün sonuna kadar devam etmeyeceği varsayımı göz önünde tutularak, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi gereğince belirlenecek tazminattan hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerekecektir.

Manevi tazminat istemine gelince, Borçlar Kanunu'nun 47. maddesindeki hakimin ölüm halinde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebileceği bildirilmiştir. Maddedeki “ölenin ailesi” kavramını “ölenin yakınları” olarak anlamak gerekir. Ancak “ölenin ailesi” kavramının “ölenin yakınları” diye yorumlanması için ölen ile aralarında eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çevresinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Kişinin ölenin yakını sayılması için ölenle aralarında yakın ilişkiler bulunması yeterlidir. Somut olayda davacı Güler Yaraş ölen sigortalının karı-koca olarak bir araya gelerek yaşadığı kişi olup sigortalının ölümü nedeniyle kişiliğinde objektif bakımdan bir eksilme meydana geldiğinden manevi tazminat talep edebilecektir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı G. Y.'ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.