Yargıtay Kararları
Davalının sürücüsü olduğu aracın asli kusurlu olarak yaya murise çarpması sonucu muris vefat etmiştir. SGK tarafından gönderilen 26.03.2014 tarihli müzekkere cevabında, kaza sonucu davacı eş ...l’e ölüm aylığı bağlandığı, ilk peşin sermaye değerinin 54.729,18 TL olduğu, 5510 sayılı Yasa’nın 39. maddesi gereği rücuya tabi olduğu bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 16.01.2013 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacı eş ... için hesaplanan tazminattan ilk peşin sermaye değeri mahsup edilmemiş, mahkemece davacı eş ...’e bağlanan aylığın SGK yazı cevabına göre rücuya tabi olduğundan bahisle ilgili bilirkişi raporunda hesaplanan tazminattan ilk peşin sermaye değeri mahsup edilerek davacı ... bakımından destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Daha açık anlatımla, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1 inci fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4 üncü fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.
Davacının maddi zararının hesaplanması bakımından, emekli olup fiilen yaşlılık aylığı almaya başladığı 26.09.2010 tarihine kadar aktif çalışacağı, bu tarihten sonra ise pasif dönem denilen emeklilik döneminin başlayıp emeklilik döneminde de kazancının asgari ücret düzeyinde olacağını göz önünde tutan yeni bir hesap raporu alarak tüm delilleri bir arada değerlendirip neticeye varmaktır.
Davada reddedilen miktarın tamamının sonradan sunulan belgelerin dikkate alınması sebebiyle olduğu anlaşıldığından davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerekir.
Aylık ücretin yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresini karşılayacak miktarda olması karşısında, fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin kararlaştırıldığı kabul edilerek yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresi ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmeli ve yıllık 270, haftalık 5,2 saati aşan fazla mesai ücreti hüküm altına alınmalıdır.
Katılan ...'na yönelik yağma suçuna ilişkin eylemde; katılana yönelik olarak ...iş merkezinde bulunan P12-14 numaralı dükkanların sanıklar tarafından satın alınmak istenip önceki anlaşmazlık sebebiyle katılanlar tarafından bu talep kabul edilmediğinde, fiilen dükkanları işgal ederek ara bölme duvarlarını kırıp tehditle kendi işyerlerine katmak suretiyle yağma suçunu işledikleri ve eylemin tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile müştekilerin aşamalardaki beyanlarından, sanıkların tehditle suça konu dükkanlara el koymak istedikleri hatta ara bölme duvarlarını izinsiz yıkarak tadilata başladıkları görülmüş ise de, suça konu dükkanların tapuda kayıtlı olup tapu kayıtlarının sanıklara veya gösterdikleri başka kişilere zorla devredilmemiş olduğu, tapu kayıtlarının suç tarihinde katılan maliklerin üzerinde kalmaya devam ettiği, taşınmazların yağmaya konu olabilmesi için yağma suçunu düzenleyen 5237 sayılı Yasanın 148/2 fıkrasında belirtildiği şekilde, taşınmazın tapu kaydının yani mülkiyet belgesinin devri ya da mülkiyet belgesinin devrine yarayan vekaletname, feragat gibi başka bir belgenin sanıklar tarafından alınması gerekmektedir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmelidir. Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme imkanı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir.
Ücret Belirlenirken yaptığı iş tespit edildikten sonra emsal ücret araştırması yapılarak ücret miktarı belirlenmelidir.
Davacının salt matematik öğretmeni olarak çalıştığının tespiti halinde fazla mesai ücreti talebinin ek ders ücreti olarak yorumlanması ve sözleşmede belirtilen ve aylık ücretini karşılayan ders saatinden fazla derse girip girmediğinin tespiti ile hesaplamanın fazladan girilen ders saatine göre yapılması gerektiği ortadadır.
Öğretmenliğinin idari görevleri bulunduğunun da tespiti halinde, haftalık 45 saati aşan çalışmalarının dikkate alınması gerekmektedir. Davacının idari görevleri de olduğunun tespiti halinde, imzalı kartlı geçiş uygulama tebliği ve ücret hesap pusulalarına göre günlük ara dinlenme süresinin 2 saat olarak kabulü gerekmektedir.
Resmi nikahlı eşi olan tanık Havagül’ün sadakatinden kuşkulanan ve aldatıldığını düşünen sanık ...’ın, eşine ait cep telefonuna gizlice yüklediği casus program aracılığıyla eşi ile eşinin kardeşi olan katılan ...’ın yaptığı telefon görüşmelerini kayıt altına alması nedeniyle TCK’nın 133/1. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suç oluşturmaz.
3266 Sayılı Uzman Jandarma Kanunundaki "Uzman Jandarmaların Mecburi Hizmet Süresi Uzman Jandarma Çavuşluğa Nasıp Tarihinden İtibaren On Yıl Olup Yaş Hadleri 56'dır..." Şeklinde Düzenleme Karşısında Davacının 56 Yaşına Kadar Aktif Çalışmada Bulunacağı Bu Tarihten Sonra ise Pasif Döneminin Başlayacağı Kabul Edilerek Bu Dönem İçin Asgari Geçim İndirimsiz Asgari Ücret Üzerinden Hesaplama Yapılması Gerektiği
Bu nedenle blok çalışmada bildirim öncesi çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini kabul etmek Kanun'daki açık düzenlemeye uygun olmayacağı gibi hak düşürücü sürenin işlevsiz hâle gelmesi sonucunu doğuracaktır. Kanun'un açık hükmü karşısında sigortalı lehine yorum ilkesinin uygulanması da mümkün olmayıp bu hâlde bildirim öncesi çalışma süresi bakımından sigortalının sigortalı hizmetlerinin sona ermesinden sonra hak düşürücü süre içinde dava açma hakkı devam etmektedir.
Gerçek zarar hesabı tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılmalıdır. İşçinin, sürekli iş göremezlik durumuna girmiş ise bedensel zarar hesabı, ölümü hâlinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabı dikkate alınmalıdır. Gerçek zarar hesaplanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerekir.