Yargıtay Kararları
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İşyerinden kredi gibi banka işlemlerinde kullanılmak üzere işçiye verilen ücrete dair işveren yazılarının tek başına ücreti belirlemeye yeterli olamayacağının kabul edilmesi gerekir. Emsal ücret araştırması yapılmadan davacı iddiasının kabulü isabetsiz olmuştur. Davacının kıdemi, işi, teknik yeterlilikleri dikkate alınarak meslek odaları ve ilgili kuruluşlardan emsal ücret araştırıldıktan sonra tüm dosya kapsamına göre belirlenecek ücerete göre alacakların hesaplanması gerekir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacı tanıklarına göre davacının işinin sulama inşaatında tapografçı olduğu belirtilmiştir. Davalı tanıkları kış aylarında yoğun çalışma olmadığını hatta izin kullandırıldığını ileri sürmüşlerdir. Davacı tanıkları ise kış ve yaz çalışmasını ayırmadan genel anlamda beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece hafta tatil ücreti belirlenirken de bu yoğunluk dikkate alınarak sadece yılın Nisan-Ekim ayları arasındaki dönem için yapılan hesaplama dikkate alınmıştır. İşin arazide ölçüm ve teknik çalışma gerektiren bir iş olması, tanıkların beyanı dikkate alındığında fazla çalışmanın da yılın Nisan-Ekim ayları arası kabul edilmesi dosya kapsamına daha uygundur.
Bekar olarak ölen desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği
Nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan sanığın örgütle iltisaklı tanık ...'ın beyanlarına göre 1989-1990 yıllarındaki öğrencilik döneminde sohbete katılması ve veri inceleme raporunda tüm emekli listesinde A4 olarak kodlanması dışında verinin olmadığı, diğer eylem ve faaliyetlerinin ise örgüt üyeliği suçu için öngörülen çeşitlilik ve yoğunluk boyutuna ulaşmadığından sanığın örgütle irtibatının sempatizanlık düzeyini aşıp hiyerarşik yapıya girdiği her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmaması karşısında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kambiyo Senedi Vasfında Olmadığı - İmzaya İtiraz/Mahkemece Takip Konusu Senet Yönünden İmza İncelemesi Yaptırmadan Önce Tanzim Yeri Olmadığı Hususu Re'sen Gözetilerek İİK.170/A-2 Maddesine Göre Unsur Eksikliği Nedeniyle Takibin İptaline Karar Verilmesi Gerekirken İmza İtirazının Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyetince; somut olayda teminat dışılığa yol açan özel şartın davacının bilgisi dahilinde olduğu (ya da en azından olması gerektiği) gözetilerek, Sağlık Sigortası Genel Şartlarının Sigorta Ettirenin Sözleşme Yapılırken Beyan Yükümlülüğü üst başlıklı 6. Maddesinin de ihlal edildiği anlaşılmakla, poliçe özel şartı nedeniyle davalı sigortacının zarardan sorumlu olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
İşe iade talebi için iş akdinin yazılı fesih bildiriminden itibaren 1 ay içinde zorunlu arabulucuya başvurulmalı, arabuluculuk süreci anlaşmama şeklinde sona ermişse, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde iş mahkemesine başvurulması gerekir.
Arabuluculuk “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlanmıştır.
Arabulucu Ve Taraf Vekilinin Aynı Ofiste Faaliyet Gösteriyor Olması Ve Bu Durumun Diğer Tarafa Bildirilmemesi Arabuluculuk Faaliyetini Geçersiz Kılar.
tahsil harcı, ancak icra takibi sırasında, takip dosyasına münhasıran yapılan ödemelerden kesilen bir harç olup, takip kesinleşmediği müddetçe ihtiyati haciz, icrai hacze dönüşmeyeceğinden ve dolayısıyla bu durumda ihtiyati haciz icra takip işlemi sonucunu doğurmayacağından ihtiyati haciz kapsamında, ihtiyati hacizlerin fekki ve teminat mektubunun iadesi talebi nedeniyle tahsil harcının alınması mümkün olmadığı, ödeme emri davacı borçluya 23.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu yanca 29.05.2019 tarihinde borcu itiraz dilekçesi sunulduğu, icra dosyası içeriğinde itirazın kaldırıldığına yönelik mahkeme kararı bulunmadığından takibin henüz kesinleşmediğinin kabulü gerektiği, bu durumda ihtiyati haciz icra-i hacze dönüşmediğinden, ihtiyati hacizlerin fekki ve teminat mektubunun iadesi sırasında tahsil harcı alınamayacağı
Sistemi üzerinden yapılan havale işlemine konu tutarın ancak havale lehdarı tarafından bilinen MTCN numarasının ibrazı ile mümkün olduğu, ödemenin yapıldığı tarihte sahte kimlik ile ancak doğru MTCN numarası ile davalı bankaya başvurulduğu, güven kurumu olan davalı bankanın gönderen uyumsuzluğunu dikkate alarak buna göre işlem tesis etmesi gerekirken, kusurlu olarak sahte kimlik ibraz eden üçüncü kişiye ödeme yaptığı, öte yandan davacının sadece kendisi tarafından bilinmesi gereken MTCN numarasının üçüncü kişilerin eline geçmemesi için gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek kusurlu davrandığı, somut olayda zararın meydana gelişinde davacının da %50 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir.
Western Union ile gönderilen paranın davacının eşi yerine bir başkasına ödenmesi nedeniyle davalının güvenlik ve sahtekarlığı önleme konusundaki yan yüküme aykırı davranmakla kusurlu ve sorumludur.
Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adresten farklı olması hâlinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine "Mernis adresi" şerhi verilerek tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olup, öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılması gerekmemektedir.
Davacı davalıların kendisini saf dışı bırakarak sulh olduklarını, bu halde vekil edenin yanı sıra karşı tarafın da vekalet ücretinden sorumlu olduğunu belirterek, eldeki dava ile takip ettiği dava ve işlerin şimdilik bir kısmından doğan vekalet ücretinin bu sorumluluk hükümlerince tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Bu halde mahkemece öncelikle sulh ile sağlanan tüm menfaatin tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için gerekli araştırmanın yapılması gereklidir.