İş kazalının emekli olduktan sonra çalışıyor olması

İş kazalının emekli olduktan sonra çalışıyor olması

T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ

E. 2017/5566
K. 2018/7791
T. 17.9.2018

• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI TALEBİ ( Trafik Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle İstenen - Davalının Aracı Fiili Hakimiyetinde Bulundurmasının Sebebi Üzerinde Durularak Davalı Şirketin Araç İşleteni Sıfatı ile Sorumluluğunun Belirlenmesi Gerektiği/Poliçe Teminat Limitleriyle Sınırlı Biçimde Sorumluluğa Karar Verilmesi İsteminin Manevi Tazminatı Kapsamadığının Belirtildiği )

• ARAÇ İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( Husumet Yöneltilen Davalının Aracın Kayıt Maliki Olmadığı ve Aracın Dava Dışı Finansal Kiralama Şirketine Ait Olduğunun Anlaşıldığı - Davalı ile Araç Maliki Arasında Finansal Kiralama Sözleşmesi Bulunup Bulunmadığı Davalının Aracı Fiili Hakimiyetinde Bulundurmasının Sebebi Üzerinde Durularak Davalının Sorumluluğunun Belirlenmesi Gerektiği )

• SİGORTACIDAN MANEVİ TAZMİNAT TALEP EDİLMESİ ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı İstemi - Davacının Poliçe Teminat Limitiyle Sınırlı Biçimde Sigortacının Sorumluluğuna Karar Verilmesini Dava Ettiği ve Poliçede Manevi Tazminata Dair Teminat Bulunmadığı/Davacının Sigorta Şirketinden Manevi Tazminat Talebi Olmadığı Gözetilerek Davalı Yararına Vekalet Ücretine Hükmedilmemesi Gerektiği )

• POLİÇENİN TEMİNAT LİMİTİ ( Davalı Sigortacının Manevi Tazminattan Sorumlu Olmadığı Tespitinin İsabetli Olduğu - Poliçede Manevi Tazminata Dair Teminat Bulunmadığına Göre Davacının Davalı Sigorta Şirketinden Manevi Tazminat Talebi Olmadığından Davalı Yararına Vekalet Ücretine Hükmedilemeyeceğinin Gözetilmemesinin Bozma Sebebi Olduğu )

• DESTEĞİN EMEKLİ OLDUKTAN SONRA ÇALIŞIYOR OLMASI ( Trafik Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Ölenin Yakınlarının Maddi ve Manevi Tazminat İstemi - Kaza Tarihi ve Öncesinde Kayıtlı Olarak Yaptığı İş veya Vergi Mükellefiyeti Olup Olmadığı ile Kaza Tarihine En Yakın Kazanç Miktarının Belirlenmesi Gerektiği/Resmi Belgelerle Gelirin İspat Edilememesi Halinde Asgari Ücret Üzerinden Tazminat Hesabının Yapılması Gerektiği )

• PASİF DÖNEM HESAPLAMASI ( Yaşı İtibariyle Emeklilikten Sonra Çalışmaya Devam Etse Bile Desteğin Belirli Bir Dönemden Sonra Aktif Çalışmasının Son Bulacağı ve Pasif Devreye Geçeceğinin Belirtildiği - Desteğin Yaptığı İşin Mahiyetine Göre Aktif Çalışmasının Hangi Tarihe Kadar Devam Edebileceği de Belirlenerek AGİ Dahil Edilmemiş Asgari Ücret Üzerinden Pasif Devre Hesabının Yapılması Gerektiği )

• TEMERRÜT FAİZİ ( Araç İşleteninin Sorumluluğunu Teminat Altına Alan Trafik Sigortacısının Rizikonun İhbar Edildiği Tarihten İtibaren 8 İş Günü İçinde Tazminatı Ödeme Yükümlülüğü Olduğu - Davacının Davadan Önce Davalı Sigorta Şirketine Başvurduğu Sabit Olduğundan Başvuru Tarihi Tespit Edilip Temerrüt Tarihinin Saptanması Gerekirken Sigorta Şirketi İçin Kaza Tarihinden Faize Karar Verilmesinin Bozmayı Gerektirdiği )

• VEKALET ÜCRETİ ( Trafik Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Ölenin Yakınlarının Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat İstemi - Poliçede Manevi Tazminata Dair Teminat Bulunmadığı ve Davacının Davalı Sigorta Şirketinden Manevi Tazminat Talebi Olmadığı Gözetildiğinde Manevi Tazminatın Reddi Üzerine Davalı Lehine Ücreti Vekalete Hükmolunmasının Hatalı Olduğu )

818/m.45/2,47
2918/m.3,99/1
3226/m.9,13/1,17/1
6098/m.53,56

ÖZET : Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Aracın işleteni olduğu iddiası ile husumet yöneltilen davalının aracın kayıt maliki olmadığı ve aracın dava dışı finansal kiralama şirketine ait olduğu gerekçesiyle bu davalı yönünden dava husumetten reddedilmişse de mahkemece; finansal kiralama şirketine ait aracın, davalının çalışanı olan sürücünün idaresinde kaza yaptığı da dikkate alınarak davalı ile araç maliki arasında finansal kiralama sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalının aracı fiili hakimiyetinde bulundurmasının sebebi üzerinde durularak davalı şirketin araç işleteni sıfatı ile sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle hüküm tesisi,

Davalı sigortacının manevi tazminattan sorumlu olmadığı doğru biçimde tespit edilmişse de; davacı taraf, davalı sigortacı tarafından düzenlenen poliçenin teminat limitleriyle sınırlı biçimde bu davalının sorumluluğuna karar verilmesini dava ettiğine ve poliçede manevi tazminata dair bir teminat da bulunmadığına göre; davacı yanın, davalı sigorta şirketinden manevi tazminat talebi olmadığı dikkate alınarak, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gereğinin gözetilmemesi,

Davacı desteğinin emekli olduktan sonra uğraştığı işi ve gelirinin net biçimde belirlenmesi bakımından, desteğin kaza tarihi ve öncesinde kayıtlı olarak yaptığı bir iş olup olmadığı, vergi mükellefiyeti olup olmadığı ve bu mükellefiyetin detayları ile kaza tarihine en yakın kazanç miktarının ne kadar olduğunun, Kurumdan ve ilgili vergi dairesinden sorulması; gelen resmi belgelerle gelirin tespiti halinde bu gelire göre, resmi belgelerle gelirin ispat edilememesi halinde asgari ücret üzerinden tazminat hesabının yapılması; ayrıca desteğin yaptığı işin mahiyetine göre aktif çalışma süresinin hangi tarihe kadar devam edebileceği de belirlenerek pasif devresinin saptanması, pasif devre hesabının AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması konularında ek rapor alınarak karar verilmesi gereğinin gözetilmemesi,

Trafik sigortacısının, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödememesi halinde temerrüdün gerçekleştiği ve temerrüt faizinden sorumlu olduğu gözetilerek; davacının davadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunduğu sabit olduğundan, davacı yan başvuru tarihi tespit edilip davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihinin saptanması gerekirken, sigorta şirketi için kaza tarihinden faize karar verilmesi de doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davacılar vekili ve davalı Şirket vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların eşi/ babasına çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacı eşin ölen eşinin desteğinden yoksun kaldığını ve tüm davacıların manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı için 2.000,00 TL. maddi tazminat ile tüm davacılar için toplam 33.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 10.03.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 52.932,00 TL'ye yükseltmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, davacıların başvurusu ile açılan dosyada alınan raporla, davacıların destekten yoksun kalma zararları bulunmadığı tespit edildiğinden ödeme yapılmadığını, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... Ltd. Şti. vekili, davaya konu kazaya karışan aracın maliki olmayan davalı şirkete husumet düşmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulüyle davacı için 52.932,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi ve diğer davalıdan tahsiline; davacı için 13.000,00 TL. ve diğer davacılar için 4.000,00'er TL. olmak üzere toplam 25.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davalı ... Ltd Şti. hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine; davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı Şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; dava dışı Kurum tarafından, davacı eşe bağlanan dul aylığının rücuya tabi olmadığı dikkate alındığında, davacının zararının hesabında bu ödemenin düşülmeyişinde ve davacının destekten yoksun kaldığının kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacılar için manevi tazminatın takdirinde TBK'nun 56. ( BK'nun 47. ) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davacılar vekili ve davalı Şirket vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- )Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı taraf, davalıya aracın işleteni olduğu iddiası ile husumet yöneltmiş; davalı, aracın maliki olmadığını savunmuş; mahkeme tarafından da, bu davalının aracın kayıt maliki olmadığı ve aracın ... Finansal Kiralama A.Ş'ye ait olduğu gerekçesiyle davalıya husumet düşmeyeceği kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir.

İşleten tanımı, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde "Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır" şeklinde yapılmıştır. 2918 Sayılı Kanunun 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay'ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.

Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde ( çok kısa bir süre olmaması kaydıyla ), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.

Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 9. maddesinde "finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan şirkete aittir. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilirler" düzenlemesi; 17/1. maddesinde "finansal kiralama konusu mal kiralayan şirketin mülkiyetindedir" düzenlemesi yapılmış ve finansal kiraya konu malın mülkiyetinin kiraya verende olacağı kabul edilmiştir. Ancak, anılan Kanun'un 13/1. maddesindeki "kiracı, sözleşme süresince finansal kiralama konusu malın zilyedi olup, sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etmek hakkına sahiptir" düzenlemesi ile, malı fiilen kullanma hakkının ve malın zilyetliğinin kiracıda olacağı kabul edilmiştir. Bu yasal düzenlemelerin sonucu olarak ve yukarda açıklanan, maddi ölçüye göre finansal kiralama konusu aracın işleteni kiracı olacaktır.

Somut olayda; davaya konu trafik kazasına karışan aracın, dava dışı ... Finansal Kiralama A.Ş. adına 27.04.2006 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu; davaya konu kazanın ise 08.08.2007 tarihinde gerçekleştiği; davalı sürücü H.'in ceza soruşturması kapsamında alınan ifadesinde, aracın çalışmakta olduğu davalıya ait olduğunu beyan ettiği dosya kapsamı ile sabittir.

Bu durumda mahkemece; finansal kiralama şirketine ait aracın, davalının çalışanı olan sürücü H.'in idaresinde kaza yaptığı da dikkate alınmak suretiyle; davalı ... Ltd. Şti. ile araç maliki ... Finansal Kiralama A.Ş. arasında finansal kiralama sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin aracı fiili hakimiyetinde bulundurmasının sebebi üzerinde durulup, varsa araca dair finansal kiralama sözleşmesi de getirtildikten sonra, yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında, davalı şirketin araç işleteni sıfatı ile sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

3- )Davacı taraf, dava dilekçesinde "davalı sigorta şirketinin teminat limitiyle sınırlı sorumlu tutulması kaydıyla" davaya konu kaza sebebiyle 2.000,00 TL. maddi ve 33.000,00 TL. manevi tazminat talep etmiş; mahkeme tarafından, davalı sigortacının manevi tazminattan sorumlu olmadığı doğru biçimde tespit edilmiş, ancak, manevi tazminatın reddi sebebiyle sigortacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.

Davacı taraf, davalı sigortacı tarafından düzenlenen poliçenin teminat limitleriyle sınırlı biçimde bu davalının sorumluluğuna karar verilmesini dava ettiğine ve poliçede manevi tazminata dair bir teminat da bulunmadığına göre; davacı yanın, davalı sigorta şirketinden manevi tazminat talebi olmadığı dikkate alınarak, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.

4- )6098 Sayılı TBK'nun 53. ( 818 Sayılı BK'nun 45/2. ) maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi sebebiyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yoksun kalınan gerçek destek miktarının tespit edilebilmesi için öncelikle desteğin sağlığında elde ettiği net gelirin doğru saptanması icap eder. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.

Dava dilekçesinde, desteğin işi ve gelirine dair herhangi bir açıklamada bulunulmadan maddi tazminat isteminde bulunulmuş; hükme esas alınan 03.03.2014 tarihli aktüerya raporunda, desteğin sosyal ekonomik durumunun araştırılmasına dair kolluk tutanağında yapılan tespitler gereği, asgari ücretin 2 katı gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Bilirkişinin, desteğin geliri için esas aldığı 15.04.2009 tarihli kolluk tutanağında ise; emekli olan ve 480,00 TL. emekli maaşı alan desteğin, ölmeden önce yangın söndürme cihazları satış işi yapıp aylık 1.000,00- 1.200,00 TL. gelir elde ettiğinin bildirildiği görülmektedir.

Davaya konu kaza tarihinde 51 yaşında ve emekli olan desteğin, aktif biçimde çalışmaya devam ettiği gerekçesiyle, kolluk tutanağında saptanan geliri hesaba esas alınmış ise de sadece kolluk tutanağına dayalı gelir tespiti kabul edilemez. Emekli olduktan sonra da serbest çalışmasını sürdürüp ticaret yaptığı kolluk tarafından tespit edilen desteğin, bu çalışması sebebiyle bir işyerinin bulunması ve işyerine dair sigorta ve vergi kaydının olması gerektiği izahtan varestedir.

Diğer yandan, hükme esas alınan hesap raporunda, emekli olduğu halde aktif çalışmasını sürdüren destek, tespit edilen muhtemel bakiye ömrünün tamamını aktif çalışma ile sürdürecekmiş gibi kabul edilip bakiye 17 yıl 9 ay 29 günlük sürenin tamamı için aktif dönem hesabı yapıldığı görülmektedir. Yaşı itibariyle emeklilikten sonra çalışmaya devam etse de, desteğin belirli bir yaş ve dönemden sonra aktif çalışmasının son bulacağı ve pasif devreye geçeceği de açıktır. Dairemiz ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları ile pasif dönem 60 yaş sonrası olarak kabul edilmektedir.

Bu durumda mahkemece; davacı desteğinin emekli olduktan sonra uğraştığı işi ve gelirinin net biçimde belirlenmesi bakımından, desteğin kaza tarihi ve öncesinde kayıtlı olarak yaptığı bir iş olup olmadığı, vergi mükellefiyeti olup olmadığı ve bu mükellefiyetin detayları ile kaza tarihine en yakın kazanç miktarının ne kadar olduğunun, Kurumdan ve ilgili vergi dairesinden sorulması; gelen resmi belgelerle gelirin tespiti halinde bu gelire göre, resmi belgelerle gelirin ispat edilememesi halinde asgari ücret üzerinden tazminat hesabının yapılması; ayrıca desteğin yaptığı işin mahiyetine göre aktif çalışma süresinin hangi tarihe kadar devam edebileceği de belirlenerek pasif devresinin saptanması, pasif devre hesabının AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması konularında ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.

5- )Haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 Sayılı Kanunun 99/1. maddesiyle Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.

Bu durumda mahkemece; davacı tarafın davadan önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, dosya kapsamındaki belgelerle sabit olduğundan, davacı yan başvuru tarihi tespit edilip ( eksik belge varsa temin edilerek ) davalı sigorta şirketi için temerrüt tarihinin saptanması gerekirken, sigorta şirketi için kaza tarihinden faize karar verilmesi de doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; hükmün, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar yararına, ( 4 ) ve ( 5 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı yararına BOZULMASINA; peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacılar ve davalıya iadesine 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorumlar