İcra ve İflas Hukuku İçtihatlar

Müdahalenin Men'i ve Kal Davası (Yıkım kararı icra dairelerince yerine getirilir.)

Yüklenici, ruhsatsız olarak bir inşaata başlayamayacağı gibi, arsa sahibi de yükleniciyi ruhsatsız inşaata zorlayamaz. Ruhsatsız bina veya ruhsata aykırı bölüm, belediye veya valilikçe yıktırlır. Arsa sahibi de, genel mahkemede dava açmak suretiyle, kaçak bina veya bölümlerin kal'ini (yıkımını) ayrıca talep edebilir ve alacağı yıkım ilamını da icra kanalıyla yerine getirebilir.


Borcun İlamlı İcra Takibinin Başlamasından Önce Ödendiğinden Alacaklının Haberdar Edilmemesi

Borçlunun ödeme iddiasını dayandırdığı belgeler incelendiğinde, ödemenin takip tarihinden önce yapıldığı görülmekte ise de, alacaklının bu ödemeden takipten önce haberdar edildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığından, alacaklının takibi başlatmasında usule aykırı bir durum bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan ödemenin yasa hükmü gereğince öncelikle faiz, icra takip harç ve masraflarından düşüleceğinin kabulü gerekir.


İcra takibinden önce alacaklıya yapılan ödemenin avukatına veya kendisine bildirilmesi

O halde, takipten önce dosya borcunun tamamının ödendiği ve alacaklı yanın da ödemeden haberdar olduğu anlaşılmakla İİK'nin 33. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir.


İcra takibinden önce yapılan ödemeden alacaklının haberdar edilmemesi

İcra takibinden önce yapılan ödemeden; alacaklı veya vekili haberdar edilmediği takdirde takibin başlatılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun takip masrafları, icra vekalet ücreti ve faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.


Bozma Sonra Verilen Yeni Hükümdeki Fark Alacakları Nasıl Takibe Konur?

Usul ekonomisi ilkesi gereğince, takibe dayanak ilamın bozulması üzerine bozmaya uyularak verilen yeni ilamın icrası, alacaklının duran takibe devam etmesi ve borçluya fark alacakları için icra emri gönderilmesi ile mümkündür. Aksi halde İİK'nın 40. maddesinin 1. fıkrası gereğince duran takibe devam edilmeksizin yeni bir takip başlatılması, borçlunun ilama aykırılık şikayetinde faizin başlangıcı, ödemelerin mahsubu, borç miktarının hesaplanması gibi konularda karmaşaya, gereksiz gider yapılmasına ve takibin makul sürede sonuçlanmamasına sebep olacağından başlatılan ikinci takip, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edecektir.


Taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile iktisap eden kişi ihtiyaç sebebi ile tahliye davası açamaz.

Davacı taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile iktisap ettiğini bildirmiş ise de henüz tapuda davacı adına bir intikal yapılmamıştır. Satış vaadi sözleşmesi mülkiyeti intikal ettiren bir işlem olmadığından davacıya 6570 sayılı yasaya dayanarak yeni malik sıfatı ile dava açma hakkını kazandırmaz. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur.


Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi İle İhtiyaç Sebebi İle Tahliye Davası

İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi, henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.


Adli Yargıdaki İlamlar İçin İdareye Başvuru Zorunlu Mudur?

2577 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca; "Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, idare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabi ..." olup, bu nedenle İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/2. maddesindeki bu değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağı bulunmamaktadır.


Kira Borcunun Ödeme Emrinin Tebliğinden Veya Takipten Önce Ödenmiş Olduğu İcra Mahkemesinde İleri Sürülemez.

Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK'nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer.


Alacaklılara Zarar Vermek Kastıyla Yapılan Mirasın Reddi İşlemine Karşı İptal Ve Tasarrufun İptali Davası Açılması

Mirasın reddine dair işlem ile terekenin açılmasıyla borçlunun aktifine geçecek olan mal para vs. değerler karşılıksız olarak diğer mirasçılara geçeceğinden borçlunun mirasın reddine ilişkin tasarrufu diğer iptal koşullarının oluşması halinde İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardandır.


Kısmi Ödeme Durumunda İlk Önce Masraflar ve Avukatlık Ücretinin Mahsup Edileceği

İcra dosyasında toplam alacak için takibe başlandığı, İcra Müdürlüğü'nce yapılan dosya hesabında alacağın belirlendikten sonra toplam borcun çıkarıldığı, bu tarihten sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra Mahkemesi'nce yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya alacağının belirlenmesinden ibarettir.


İlama aykırı icra takibinde takip tamamen iptal edilemez

İcra emrinde, asıl alacak konumunda olan faiz alacağına yeniden faiz işletilmesi mümkün olmadığından, mahkemece alınan bilirkişi raporu sonucuna göre icra emrinde olması gereken alacak kalemleri tek tek belirtilerek icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, tümden iptal edilmesi ve bilirkişi raporunun kararın eki sayılarak infazda tereddüte yol açacak şekilde hüküm kurulmaması gerekmektedir.


İhtiyati haciz kararına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan ve tedbir kararını veren mahkemeye aittir.

İİK'nun 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklı tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. İİK'nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, bu ihtiyati haciz kararı İİK’nun 257. ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararından bu yönden de farklıdır.


İhtiyati Tedbirin İnfazına İlişkin İtirazları İnceleme Yetkisi

 ihtiyati tedbirin infazına ilişkin itirazları inceleme yetkisi kararı veren mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir kararının icra müdürünce uygulanmış olması bu durumu etkilemez. Zira icra müdürü anılan konuda ihtiyati tedbir infaz memurluğu görevini yapmaktadır.


Tasarrufun İptali Davasında Görevli Mahkeme

Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra tasarrufun iptali davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirgin hale gelmiş olup 01.07.2012 tarihinden itibaren açılan davalara asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesince bakılacağı açıklığa kavuşmuştur. Somut olayda İİK. nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak eldeki dava açılmış, ihtiyati haciz talebinde bulunulmuştur. Görev konusu re’sen gözetilecek hususlardan olup mahkemece talep hakkında karar verilirken bu konuların göz önüne alınmaması hatalıdır.


Tasarrufun İptalinde Verilen İhtiyati Haciz Kararına İtiraz ve İcrasına Şikayette Görevli Mahkeme

Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu, tasarrufun iptaline konu malın elden çıkarılması nedeni ile bedelinin nakden tazminine ilişkin dava sırasında verilen ihtiyati haczin infazı ile ilgili şikayet niteliğinde olup, İİK.nun 261. maddesinin son fıkrasına göre bu şikayeti infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu ... İcra Mahkemesi incelemekle görevli ve yetkili olup, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve kurallar uyarınca şikayetçinin ileri sürdüğü şikayet nedenleri incelenerek oluşacak göre bir karar vermek gerekir


İstinaf Sonrası Durumun İcra Takibine Etkisi

Bozma kararından sonra bozmaya uyularak yeni verilen ilamla alacaklının duran takibine devam etmesi ve ilamdan kaynaklanan fark alacaklarının muhtıra gönderilmesi suretiyle tahsili mümkündür. Bu şekilde devam edilebilecek ilk takipten feragat edilmeksizin başlatılan ikinci takip mükerrerlik oluşturacağı gibi usul ekonomisi ilkesine de aykırılık teşkil eder. İşlemden kaldırılmasına karar verilen … İcra Müdürlüğü’nün 2006/137 Esas sayılı takip dosyasının derdest hale getirilmesi mümkündür. O halde; anılan takip dosyasına bozma sonrası verilen ilam sunularak takibe devam edilmesi yerine alacaklı tarafından yeni takip başlatılması doğru değildir.


Ödeme Emri Tebliğ Edilmeden İcra Takibine Yapılan İtiraz Hükümsüzdür.

Bu durumda, borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğinden, borçlunun icra dairesine itirazı sonuç doğurmaz.
O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.


Yargıtay Daireler Arası İş Bölüşümü

 Yargıtay “Hukuk Daireleri” arasında işbölümü, temyiz incelemesinin sonuçlandırılmasında zaman kayıplarını önlemek, uzmanlaşmayı, akademik çalışma ve işbirliğini desteklemek, hukuksal sorunların çözümünde sorumluluk üstlenerek yönlendirici olabilmek ve Hukuk Dairelerinin hukuksal kimliklerini güçlendirmek amacıyla, aşağıda yer alan "ihtisas alanı ve temel görev esasları" çerçevesinde yapılır.


Konusu Altın Olan Alacaklar İçin İlamsız Takip Yapabilir mi?

Yargıtay'ın 09.07.1941 tarih 32/28 sayılı İçtihadı birleştirme kararında belirtildiği üzere, İİK'nun 42. maddesine gereğince para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasır bulunan ilamsız takiplere ilişkin hükümlerin altın alacaklarında uygulanmasının mümkün olmadığı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğu