İşyerinde kalp krizi iş kazası mıdır?

YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/2713
Karar Numarası: 2023/6785
Karar Tarihi: 13.06.2023

SAYISI : 2021/1738 E., 2021/2901 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 3. İş Mahkemesi

SAYISI : 2018/516 E., 2021/133 K.

Taraflar arasındaki  kazası nedeniyle vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili arafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müteveffa ...'ün davalılardan Altes Alüminyum Sanayi ve İnşaat Tic. Ltd. Şti 'nin işçisi olup Polimeks inşaat Taah. ve San. Tic. A. Ş. 'nin Türkmenistan'da üstlenmiş olduğu işin yapımı sırasında 13.07.2015 tarihinde çalışma şartlarının ağırlığı ve aşırı sıcakta çalıştırılması nedeniyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini beyanla maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

2.Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; müteveffa ... 'ün davalılardan Altes Alüminyum Sanayi ve İnşaat Tic. Ltd. Şti 'nin işçisi olup Polimeks inşaat Taah. ve San. Tic. A.Ş. 'nin Türkmenistan'da üstlenmiş olduğu işin yapımı sırasında 13.07.2015 tarihinde çalışma şartlarının ağırlığı ve aşırı sıcakta çalıştırılması nedeniyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini, davalılar arasında alt işveren asıl işveren ilişkisinin mevcut olduğunu  kazasından birlikte sorumlu olduklarını, müteveffanın ölümü ile ilgili olarak Çubuk C. Başsavcılığı'nın 2015/1912 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma yürütülmüş olduğunu, Türkmenistan da gerçekleşmiş olması nedeniyle etkin bir soruşturma yapmanın mümkün olmadığını, müteveffanın henüz 31 yaşında olduğunu beyanla manevi tazminata ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla 100 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Polimeks vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın müvekkil şirket adına bir çalışması bulunmadığını, herhangi bir sigorta kaydının da bulunmadığını, müvekkilin meydana gelen olay ile bir ilgisi bulunmadığını, olan olayla ilgili hiçbir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

2.Davalı Altes vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa ...'ün 31.03.2015 tarihinde müvekkil şirkette montaj işçisi olarak işe başladığını, Aşkabat Hava Limanı Şantiyesinde çalışmaya başladığını, müteveffanın 13.07.2015 tarihinde saat 13:00 sıralarında yemek sonrası dinlenmekte iken kalp krizi geçirip şantiyede görevli doktor tarafından derhal müdahale edilmesine rağmen vefat ettiğini olayın  kazası olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; toplanan deliller, tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde ölüm olayının meydana gelmesinde davalıların herhangi bir kusurunun olmadığı,  sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verildiği, müteveffaya ilk müdahalenin işyeri hekimi tarafından yapıldığı, ölüm ile davalıların davranışları arasında illiyet bağı kurulamadığından, SGK 'ye işverence bildirilen Türkmence ve Türkçe tercüme yazılarından ölüm nedeninin akut damar yetersizliği olarak belirtilmesi karşısında davalılar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında aldırılan raporların İş Kanunu'nun 77 nci maddesine uygun olmadığını, müteveffanın önceden bir kalp damar rahatsızlığının olmadığını, ailede de kalp damar rahatsızlığı bulunmadığını, müteveffanın genetik özellikleri ve bünyevi yatkınlığının tekrarlanmasında maddi ve hukuki hiçbir dayanak bulunmadığını, raporda Türkmenistan'daki sıcak hava ve çalışma şartlarının ağırlığının değerlendirilmediğini, tanık ifadelerinin bütün olarak değerlendirilmediğini, kusur durumunun genel ilkeler doğrultusunda irdelenmediğini, kaçınılmazlığın yüzdeleştirilmediğini, olayda illiyet bağını kesecek 3. kişinin bulunmadığını, asıl davada 100'er TL'lik maddi tazminat talep edilmesine rağmen 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin tarifeye aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; SGK inceleme raporunda 13.07.2015 tarihli ...'ün ölümünün  kazası olduğuna karar verildiği, ölüm nedeninin akut kalp damar yetmezliği, kazada işveren Altes'in %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, dosyada aldırılan İş Güvenliği Uzmanı, Makine Mühendisi Bilirkişi ve Kardiyoloji Uzmanı bilirkişi heyetinden alınan kusur rapor ve ek raporunda, alüminyum kaplama montaj işçisi olarak çalışan müteveffanın çalışmaya ara verildiği saat 13:00 sıralarında yemek sonrası ayağa kalkıp kendini iyi hissetmediğini söyleyerek fenalaşması neticesinde yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadığı ve ölümün gerçekleştiğinin anlaşıldığı, raporlarda çalışılan ülkedeki hava şartları ve çalışma koşullarının ve SGK tahkikat raporunun değerlendirildiği, kişinin ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana geldiği, davalıların  kazasının meydana gelmesinde illiyet bağı oluşturacak şekilde etkisi olmadığının bildirildiği, kalp krizi nedeniyle ölüm şeklinde gerçekleşen  kazasında davalıların sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, ret nedeni dikkate alındığında hüküm altına alınan vekalet ücretinde isabetsizlik olmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1) b)1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebeplerle aynı doğrultuda kararının bozulması gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık,  kazası nedeniyle vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 nci, 36 ncı, 40/4 ncü maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 74 ncü ve 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun'un 13 ncü maddesi, 4857 sayılı İş Kanun'un 77 nci maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun'un 4 ncü maddeleri,

3. Değerlendirme

1. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve  güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci maddesinin açık buyruğu iken, 4857 sayılı Kanun'un 77 nci ve devamı bir kısım maddeleri 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 37 nci maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.

2. Buna göre, 6331 sayılı Kanun’un "İşverenin Genel Yükümlülüğü" kenar başlıklı 4 üncü maddesinde:

"İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;

a)Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.

b)İş yerinde alınan  sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.

c)Risk değerlendirmesi yapar ve yaptırır.

ç)Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu gözönüne alır.

d)Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışında ki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır." hükmü düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un 5 inci maddesinde de risklerden korunma ilkeleri düzenlenmiştir. Buna göre maddede, "İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulur:

a)Risklerden kaçınmak,

b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek,

c)Risklerle kaynağında mücadele etmek,

ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için  yerlerinin tasarımı ile  ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek,

d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak,

e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek,

f)Teknoloji,  organizasyonu çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek,

g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine öncelik vermek,

ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." hükmü yer almaktadır.

3. Görüldüğü üzere, işverenin çalışanlarla ilgili sağlık ve güvenliği sağlama yükümünün genel çerçevesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddesinde çizilmiştir. Bu çerçevede işverenin, “çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü” olduğu belirtildikten sonra, yapacağı ve uymakla yükümlü bulunacağı birtakım esaslara yer verilmiştir. Bunun gibi 5 inci maddede, işverenin anılan yükümlülükle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeler belirlenmiştir. 10 uncu maddede ise, işyerinde sağlık ve güvenlik sağlanırken, işverenin yapacağı risk değerlendirmesi çalışmasında dikkate almakla yükümlü bulunduğu hususlar belirlenmiştir (Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 tarih 2013/21-102 Esas 2013/1456 sayılı kararı).

4. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü ve 5 inci maddeleri ile bunu uygun olarak çıkarılan  güvenliği yönetmelikleri hükümleri, işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan teknik  güvenliği kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak, işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.

5. Öte yandan, objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmez. Çünkü, bu halde dahi işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Kusurun objektifleştirilmesi kriterinin yanısıra, Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2 nci maddesinin, Anayasa hükümleri ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 üncü maddesi kapsamında yorumlanması da işverenin sorumluluğunu oldukça genişletecektir.

6. Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda; işvereni zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluk halinden kurtaracak olan durum  sağlığı ve güvenliği alanındaki ihmalleri ile oluşan zarar arasındaki uygun nedensellik bağının kesildiğini ispat etmekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu’nun 20.03.2013 tarih 2012/21-1121 E. 2013/386 sayılı kararında da belirtildiği üzere uygun nedensellik bağı üç durumda kesilebilir. Bunlar mücbir sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur. Bu hallerden birinin varlığı halinde işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir.

7. İş kazası hukuki sebebine dayalı tazminat davalarında olayın gerçekleşme şeklinin tarafların gösterdiği deliller dikkate alınarak her türlü şüpheden uzak bir şekilde ortaya konulması ve giderek kusur oranlarının bu olaya uygun şekilde belirlenmesi gerektiği açıktır.

8.Dosya kapsamından sigortalının 13.07.2015 günü davalı Altes..Ltd. Şti.'nin işçisi olduğu, diğer davalı Polimeks …A.Ş.’nin Türkmenistan’da üstlenmiş olduğu inşaat işinde çalışırken öğle yemeği sonrası saat 13.00 sıralarında, çalışma yapacakları yerde hazırlık yaptıkları esnada, kalp krizi geçirmesi sonucu hayatını kaybettiği, meydana gelen ölüm olayı ile ilgili olarak düzenlenen Adli Tıp Bilirkişi Kurulu Raporu raporunda “ ölüm sebebinin akut kalp damar yetersizliği” şeklinde belirtildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu teftiş raporunda olayın  kazası olarak kabul edildiği ve sigortalının geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmesinde işveren Altes …Ltd. Şti.’nin %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, ilk derece mahkemesince olaya ilişkin biri ek rapor olmak üzere üç adet kusur raporu alındığı, bu raporların birbirinden farkli kişiler olmak üzere İş Güvenliği Uzmanı Makine Mühendisleri ve Kardiyoloji uzmanı tarafından oluşan üçlü heyetçe düzenlendiği, anılan bu raporlarda; müteveffa sigortalı ...’ün hayatını kaybetmesine neden olan kalp krizinde bünyevi yatkınlığın ve / veya genel sağlık durumunun etkisi olduğu, bünyesinde mevcut bir rahatsızlığın aniden ortaya çıkması sonucu meydana geldiği, bu kapsamda olayın tamamen kişisel bünyevi nedenler sonucu meydana geldiği, mezkur  kazasının meydana gelmesinde davalılar Altes Alüminyum San. ve İnş. Tic. Ltd. Şti. ve Polimeks İnş. Taah. ve San. Tic. A.Ş.’nin illiyet bağı oluşturacak şekilde etkisi olmadığı yönünde görüş bildirildiği, mahkemece bu raporlara itibar edilerek davanın reddine dair karar verildiği, ancak düzenlenen işbu raporların oluşa uygun olmadığı, bünyesel faktörlerin  kazasının oluşumunda bir etkisinin olup olmadığı ve özellikle çalıştığı yerdeki hava koşullarının kalp krizi üzerindeki etkisinin tartışılıp irdelenmediği anlaşılmaktadır.

9.Tüm yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa maddeleri doğrultusunda, Mahkemece yapılacak ; öncelikle hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından, aynı olaya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından açılmış olan rücuan tazminat dava dosyasındaki kusur raporunun dosya kapsamına getirtilerek -verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin gözetilerek- müteveffa sigortalının kaza öncesi ve kaza sonrası dönemlere ait, temin edilebilen tüm tıbbi belge ve raporları dosyaya celp edildikten sonra yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işverenden sigortalının şahsi sicil dosyasının da tümü getirtilerek, işverenin sigortalının periyodik sağlık muayenelerini yaptırıp yaptırmadığı, bu muayenelerde kalp rahatsızlığı ile ilgili bir bulguya rastlanıp rastlanmadığı, şahsi dosyada "kalp rahatsızlığı" nedeniyle alınmış bir istirahat raporunun bulunup bulunmadığı, ölüm olayından önceki tarihlerde sigortalının bünyesini zorlayacak bir çalışma yaptırılıp yaptırılmadığı, olay günü sigortalıyı  yerinde rutin dışında bir gerginlik ve stres içine sokacak bir olayın cereyan edip etmediği araştırılmak, ayrıca, kalp krizinde, kişinin yaşının, beslenme şekli ve kültürünün, genetik özelliklerinin ve bünyevi yapısının, tütün bağımlılığı, alkol kullanımı, egzersiz durumunun, cinsiyetinin de faktör olduğu, sağlığının çeşitli faktörlerinin bir araya gelmesiyle bozulabileceği; ayrıca  yerinde çalışma şartlarının kalp krizini tetikleyip tetiklemediği, özellikle çalıştığı yerdeki hava koşullarının/ sıcaklığın kalp krizi üzerindeki etkisinin var olup olmadığı hususlarının kusurun ağırlığının değerlendirilmesinde dikkate alınacağı  yeri hekimliği,  gücü sağlığı ve  güvenliği konularında uzman olan bir kardiyoloğun da yer alacağı bilirkişi heyetinden  kazası ile çalışma şekli arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, illiyet bulunuyorsa kalp krizinin oluşumunda işverenlerin kusurunun bulunup bulunmadığının saptandığı, kusuru mevcut ise kusurunun ağırlığını, kalp krizinde  yeri koşullarının etkili olup olmadığını, sigortalının kendi bünyesinden kaynaklanan nedenlerin ne kadar etkili olduğunu ve tarafların iddia ve itiraz sebeplerinin değerlendirilmesini de kapsar şekilde tespit eden kusur raporu aldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

10. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

11. O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bu aşamada bozma sebebine göre temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.