Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi

TCK Madde 2

(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

TCK Madde 2 Gerekçesi

Kanunun amacına ilişkin maddesinde ifade edilen kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için, hangi fiillerin suç teşkil ettiğinin kanunda açık bir şekilde belirlenmesi gerekir. Aynı şekilde, suç işlenmesi dolayısıyla verilecek ceza ve tedbirlerle, cezaya mahkûmiyetin hukukî sonuçları ve bu yaptırımların süre ve miktarlarının da kanunla düzenlenmesi zorunludur.

Anayasamızda da ifade edilen ve evrensel nitelikteki “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin gereği olarak suçların tanımlanması ve ceza hukuku yaptırımları koyma yetkisine sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi sahiptir. Yine Anayasamıza göre yasama görevi, devredilmesi mümkün olmayan bir yetkidir. Bireyin maddî ve manevî varlığı üzerinde derin etkiler doğuran suç ve cezaların, ancak ulusal iradeyi temsil eden organ tarafından yapılacak kanunla düzenlenebilmesi, kişi hak ve özgürlüklerine sağlanan en önemli anayasal garantilerden birini oluşturmaktadır.

Anayasada temel hak ve özgürlükler alanının, kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğinin öngörülmesi de, bu garantinin bir ifadesidir. Kişi hak ve özgürlükleri konusunda kanun hükmünde kararname çıkarılmaması bakımından anayasal normla getirilen bu yasağın, idarenin diğer düzenleyici işlemleri için de geçerli olduğu kuşkusuzdur. İşte maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeyle, Anayasada yer alan emredici normların gereği yerine getirilerek, idarenin düzenleyici işlemleriyle bir suç tanımının kapsamının belirlenemeyeceği ve ceza konulamayacağı açıkça düzenlenmiş olmaktadır.

Yine suçta ve cezada kanunilik ilkesinin doğal bir sonucu olan evrensel ilke niteliğindeki ceza kanunlarının uygulanmasında kıyasa başvurulamayacağı, maddenin üçüncü fıkrasında açıkça düzenlenmiştir. Böylece ceza kanunlarının bireye güvence sağlama işlevinin bir gereği daha yerine getirilmiş olmaktadır. Yeni tarihli ceza kanunlarında da kıyas yasağına ilişkin olarak açık hükümlere yer verilmektedir. Örneğin yeni Fransız Ceza Kanununda bu husus “ceza kanunları dar yorumlanır” biçiminde ifade edilmiştir. Kıyas yasağıyla getirilen güvencenin tam anlamıyla uygulanabilmesini mümkün kılmak amacıyla, kıyasa yol açacak şekilde yapılacak geniş yoruma da başvurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak bu hükümle ceza hukukunda genişletici yorum tümüyle yasaklanmamakta, sadece bu yorum biçiminin kıyasa yol açacak şekilde uygulanmasının önüne geçilmek istenmektedir.

TCK 2 (Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2019/5254 K. 2021/30038 T. 22.12.2021

• TEHDİT ( Hükmün CMK 230 Maddesine Uygun Şekilde Gerekçe İçermeyerek Hangi Söz Yada Fiillerin Tehdit Suçunu Oluşturduğu Açıklanması Gerektiği Gözetilmeden Gerekçesiz Hüküm Kurulmasının Doğru Görülmediği )

• HAKARET VE KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA ( Sanığa İsnat Edilen Tehdit Suçunun Uzlaştırma Kapsamına Alınması Hakaret ve Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçlarının İse Suç Tarihi İtibarıyla CMK 253/3-Son Cümlesi Uyarınca Tehditle Birlikte İşlenmesi Nedeniyle Uzlaşma Kapsamında Bulunmadığının Anlaşılması ve Yeni Düzenleme Karşısında Hakaret ve Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçları Yönünden de Uzlaştırma Önerisinde Bulunulmasının Gerektiği/Uzlaştırma İşlemi Uygulanarak Sonucuna Göre Sanığın Hukuki Durumunun Yeniden Değerlendirileceği )

• BASİT YARGILAMA USULÜ ( Temyiz İncelemesi Yapılan ve CMK 251/1 Maddesi Kapsamına Giren Suçlar Yönünden Anayasa'nın 38. Maddesiyle TCK 7 ve CMK 251 Vd. Maddeleri Gereğince Yeniden Değerlendirme Yapılması Zorunluluğu )

ÖZET : Sanık hakkında katılana yönelik kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri açısından;

1-Tehdit suçu açısından;

Hükmün CMK 230 maddesine uygun şekilde gerekçe içermeyerek hangi söz yada fiillerin tehdit suçunu oluşturduğu açıklanması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz hüküm kurulması,

2-Tüm suçlar açısından;

a-6763 Sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarının ise, suç tarihi itibarıyla CMK'nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma kapsamında bulunmadığının anlaşılması ve yeni düzenleme karşısında, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçları yönünden de uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

b-Uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde ise;

Temyiz incelemesi yapılan ve CMK' nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa' nın 38. maddesiyle 5237 Sayılı TCK' nın 7 ve CMK' nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : A- )Sanık hakkında katılan ...'a yönelik hakaret eyleminden kurulan kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibarıyla hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 Sayılı Kanun' un 8/1 ve 1412 Sayılı CMUK' nın 317. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, sanık ...'in TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,

B- )Diğer hükümlere yönelik temyiz taleplerine gelince;

Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

I- )Sanık hakkında katılan ...'a yönelik kişilerin huzur ve sükununu bozma, şantaj, tehdit ve katılan ...'a yönelik iftira suçlarından kurulan beraat hükümleri açısından;

Sanığa atılı suçlara ilişkin yasa maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırı uyarınca, 5237 Sayılı TCK'nın 66/1-e. ve 67/2. maddelerine göre, suçların tabi bulunduğu 8 yıllık olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz sebepleri bu nedenle yerinde görülmekle, 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin hükümlerin BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen asli dava zamanaşımı nedeniyle, 5237 Sayılı TCK'nın 66/1-e. ve CMK'nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE,

II-Sanık hakkında katılan ...'a yönelik kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri açısından;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- )Tehdit suçu açısından;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 141, 5271 Sayılı CMK'nın 34/1, 230 ve 1412 Sayılı CMUK'nın 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin ve bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği, hükmün CMK'nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermeyerek hangi söz yada fiillerin tehdit suçunu oluşturduğu açıklanması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz hüküm kurulması,

2- )Tüm suçlar açısından;

a- )6763 Sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümlerinin yeniden düzenlenmesi, sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarının ise, suç tarihi itibarıyla CMK'nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaşma kapsamında bulunmadığının anlaşılması ve yeni düzenleme karşısında, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçları yönünden de uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

b- )Uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde ise;

17/10/2019 gün ve 7188 Sayılı Kanun'un 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK' ya 7188 Sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının ( d ) bendinde yer alan "hükme bağlanmış" ibaresinin, Anayasa Mahkemesi'nin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Sayılı kararıyla " basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında; temyiz incelemesi yapılan ve CMK' nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa' nın 38. maddesiyle 5237 Sayılı TCK' nın 7 ve CMK' nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye kısmen uygun olarak " diğer yönleri incelenmeksizin" HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 2019/7712 K. 2021/29243 T. 14.12.2021

• HAKARET SUÇU ( Katılanın Aşamalarda Sanık Tarafından Darp Edildiğini Belirtmesi ve Adli Muayene Raporunda BTM İle Giderilir Yaralanmasının Olduğunun Tespit Edilmesi Karşısında Katılan Beyanı ve Adli Muayene Raporuna Neden İtibar Edilmediği Karar Yerinde Tartışılmadan Yetersiz Gerekçeyle Hüküm Kurulmasının Bozma Nedeni Olduğu )

• TEHDİT SUÇU ( Katılanın Aşamalarda Sanığın Kendisini Telefonla Mesaj Göndererek Tehdit Ettiğini Belirtmesi Dosyada Yer Alan Mesaj Tespit Tutanağında Sanığın Katılana Hitaben “Senin A.. Koyacağım” ve “Seni Sinkaf Edeceğim Gel” Şeklinde Tehdit İçerikli Mesaj Gönderdiğinin Anlaşılması Karşısında "Mesaj İçeriklerinde Açık Bir Şekilde Tehdide Rastlanılmadığı” Şeklinde Yerinde Olmayan Gerekçeyle Sanık Hakkında Beraat Kararı Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

• UZLAŞTIRMA ( Tehdit Suçu - 6763 S. Kanun'un 34. Md. İle Değişik 5271 S. CMK'nın 253. Md. Göre Sanığa İsnat Edilen TCK'nın 106/1. Md. Kapsamındaki Tehdit Suçunun Uzlaştırma Kapsamına Alındığı/5237 S. TCK'nin 2 ve 7. Md. de Gözetilerek Uzlaştırma İşlemi Uygulanarak Sonucuna Göre Sanığın Hukuki Durumunun Yeniden Değerlendirileceği )

ÖZET : Dava; hakaret ve tehdit suçuna ilişkindir. Katılanın aşamalarda sanık tarafından darp edildiğini belirtmesi ve adli muayene raporunda BTM ile giderilir yaralanmasının olduğunun tespit edilmesi karşısında katılan beyanı ve adli muayene raporuna neden itibar edilmediği karar yerinde tartışılmadan yetersiz gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir. Katılanın aşamalarda, sanığın kendisini telefonla mesaj göndererek tehdit ettiğini belirtmesi, dosyada yer alan mesaj tespit tutanağında sanığın katılana hitaben “senin a.. koyacağım” ve “seni sinkaf edeceğim gel” şeklinde tehdit içerikli mesaj gönderdiğinin anlaşılması karşısında, "mesaj içeriklerinde açık bir şekilde tehidide rastlanılmadığı” şeklinde yerinde olmayan gerekçeyle, sanık hakkında beraat kararı verilmesi isabetsizdir. Bozmaya uyulması halinde; 6763 Sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması bozma nedenidir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )Katılanın aşamalarda sanık tarafından darp edildiğini belirtmesi ve adli muayene raporunda BTM ile giderilir yaralanmasının olduğunun tespit edilmesi karşısında katılan beyanı ve adli muayene raporuna neden itibar edilmediği karar yerinde tartışılmadan yetersiz gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulması,

2- )Katılanın aşamalarda, sanığın kendisini telefonla mesaj göndererek tehdit ettiğini belirtmesi, dosyada yer alan mesaj tespit tutanağında sanığın katılana hitaben “senin a.. koyacağım” ve “seni sinkaf edeceğim gel” şeklinde tehdit içerikli mesaj gönderdiğinin anlaşılması karşısında, "mesaj içeriklerinde açık bir şekilde tehidide rastlanılmadığı” şeklinde yerinde olmayan gerekçeyle, sanık hakkında beraat kararı verilmesi,

3- ) ( İki ) numaralı bozmaya uyulması halinde;

6763 Sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Kabule göre;

4- )Sanık hakkında tehdit,kasten yaralama ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, her ne kadar sanığın hakaret ve kasten yaralama eylemleri uzlaşma kapsamında olup, soruşturma aşamasında taraflara uzlaşma teklifi yapılmış ise de, bu tarihte atılı TCK'nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenmiş olan tehdit suçunun uzlaşma kapsamında olmaması ve CMK'nın 253/3. fıkrasının ikinci cümlesi dikkate alındığında soruşturma aşamasında yapılan uzlaşma teklifinin geçersiz olduğunun anlaşılması ve yapılan yargılama neticesinde sanığın tehdit suçundan beraat etmesi karşısında, TCK'nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret suçundan aynı Kanun'un 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

5- )Uzlaşmanın sağlanamaması halinde;

17/10/2019 gün ve 7188 Sayılı Kanun'un 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 Sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının ( d ) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi'nin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 esas, 2021/4 Sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa'nın 38. maddesiyle 5237 Sayılı TCK'nın 7 ve CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

6- )Sanık müdafisinin 22/04/2015 tarihli beyanında lehe hükümlerin uygulanması talebi bulunduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 62. maddesinde öngörülen "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri" gibi hususlar değerlendirilmeden “başkaca artırım ve eksiltmeye yer olmadığına” biçimindeki kanuni olmayan ve yetersiz gerekçe ile takdiri indirimin uygulanıp uygulanmayacağının tartışmasız bırakılması,

7- )Sanığın sabıkasında görülen ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olması, 6545 Sayılı Kanun'un 72. maddesiyle, CMK'nın 231/8. maddesinde yapılan değişikliğin suç tarihi itibarıyla yürürlükte olmaması nedeniyle, CMK'nın 231. maddesinin uygulanmasına engel mahkumiyeti bulunmayan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul eden sanık hakkında CMK'nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun tartışmasız bırakılması,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık ... müdafi ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.